Lisansüstü Eğitim Enstitüsü - lisansustu@gelisim.edu.tr
Memnuniyet ve Şikayetleriniz için   İGÜMER
 Lisansüstü Eğitim Enstitüsü - lisansustu@gelisim.edu.tr

Psikoloji (Yüksek Lisans) (Tezli)








 Yetişkinlerde Görülen Yas Tepkileri


Gerçek ya da algısal kayıp durumlarında yas tepkileri görülür. Olağan yas sürecinde kayba verilen tepkinin kayıp durumu ile orantılı olması beklenir. Beklenenden az ya da çok verilen tepkiler yas süreci ile ilgili yolunda gitmeyen durumların olduğunun işaretidir. Örneğin; ‘Boş yuva sendromu’ olarak adlandırılan bütün çocukların evden ayrılması durumunda anne babanın normalden fazla tepki vermesi yas sürecinin yolunda gitmediğini haber verir. Benzer bir şekilde sevilen bir yakınının ölüme bağlı kaybı ile karşılaşan kişinin duruma tepkisiz kalması aynı oranda kaygı verici ve normal olmayan bir süreçtir.



Hiçbir korku nesnesinin üstesinden onunla yüzleşmeden gelemeyiz. Bir kayıp ile baş edebilmek için gerekli olan ilk adım; bunu kabullenmektir. Kayıp, er ya da geç yüzleşilmesi gereken bir meseledir.
 
Yetişkinlerde görülen yas tepkileri
Gerçek ya da algısal kayıp durumlarında yas tepkileri görülür. Olağan yas sürecinde kayba verilen tepkinin kayıp durumu ile orantılı olması beklenir. Beklenenden az ya da çok verilen tepkiler yas süreci ile ilgili yolunda gitmeyen durumların olduğunun işaretidir. Örneğin; ‘Boş yuva sendromu’ olarak adlandırılan bütün çocukların evden ayrılması durumunda anne babanın normalden fazla tepki vermesi yas sürecinin yolunda gitmediğini haber verir. Benzer bir şekilde sevilen bir yakınının ölüme bağlı kaybı ile karşılaşan kişinin duruma tepkisiz kalması aynı oranda kaygı verici ve normal olmayan bir süreçtir.
Kişilerin yas tepkileri parmak izleri kadar kişilere özgüdür. Bunun yanında kaybın türü, derecesi, beklendik olup olmaması, kayba yüklenen anlam ve geride kalanların sosyal desteği gibi pek çok unsur kayba verilen tepkinin derecesini belirler. Vamık Volkan ‘Kayıptan Sonra Yaşam’ kitabında olağan yas tutma yetisini bozan dört unsur olduğunu belirtmektedir. Birincisi; kişinin duygusal yapısı ile ilişkili olan çocukluk gereksinimlerinin karşılanmaması ve birden çok kayıp yaşama durumudur. İkincisi; kaybedilen kişi ile ilişkili olan yarım kalan işlerin olma durumu ya da aşırı bağımlı ilişkide olma durumudur. Üçüncüsü kaybın şekli ile ilişkili olan ani olma, kötü biçimde ölme vb. durumlardır. Dördüncüsü ise kültür ile ilişkili olan kederin dışa vurulmasındaki kısıtlamalardır.  Bu durumlarda yas tutma süreci zorlaşır.
Kişilerin kaybı anlamlandırmaları ve yas tepkileri çok boyutlu olmakla beraber olağan yas sürecinde gözlemlenen dönemler bulunur. Bu dönemler mekanik değildir. Her bir aşama olup bitmez, dönemler iç içe geçebilir. Bazıları daha geç yaşanabilir, sessiz geçebilir ve tekrar edebilir.
1. İnkâr
2. Kızgınlık/öfke
3. Pazarlık 
4. Depresyon 
5. Kabullenme
1. İnkar
İnkar, yas sürecinin ilk ve oldukça önemli bir aşamasıdır. İnkarın süresi, şekli ve ölçüsü kayıp ile baş etmemiz ya da yasın kronikleşmesi konusunda bilgi verir. Bu aşamada şoktasınızdır ve gerçekliği reddedersiniz. ‘Hayır bu olamaz, o ölmedi, yalan söylüyorsun’ tepkileri inkarın göstergeleridir. Bazı kişiler bunu ifade etmeyip ölüm haberini duymazdan gelerek davranışları ile de yansıtabilirler.
Bu aşamada hayat anlamsız gelir, kendinizi uyuşmuş hissedersiniz. Rüyadaymış gibi hissedebilir, hiçbir şeyin değeri olmadığını düşünürsünüz. Bu; bizi yasa hazırlayan geçici bir tepkidir. Zamanla zihnimiz ortaya çıkan acı gerçeği eğip bükerek ona tahammül etmemizi sağlar. Kaybın gerçekliğini kabul edip kendinize sorular sormaya başladığınızda, bilmeden iyileşme sürecine başlarsınız. Artık güçleniyorsunuzdur ve inkar solmaya başlamıştır. Ancak ilerledikçe, inkar ettiğiniz tüm duygular yüzeye çıkar. En yoğun yaşananlarından biri ise öfke ve suçluluktur.
 
2. Öfke/Kızgınlık

İnkar azalmaya başladığında öfke duygumuz gün yüzüne çıkar. Öfkemizin sınırı yoktur; cansız nesnelere, yabancılara, arkadaşlara, aileye hatta yaratıcıya yönelik olabilir. Kaybedilen kişiye bizi bırakıp gittiği, bize acı çektirdiği için kızabiliriz.  Kızgın olduğumuz için suçlu hissedip öfkemizi kendimize de yöneltebiliriz. Kültürel olarak öfkenin ifadesinin engellendiği bir toplumda yaşıyoruz. Bu aşamadaki öfke sevginizin yoğunluğunun bir başka göstergesidir. İradi bir seçenek değildir, önünde durulmaması gerekir (elbette ki saldırganlığa dönüşmediği sürece).

 

         3. Pazarlık

 
Kaybı olan kişi genellikle kendi inancının düzeyine bağlı olarak yaratıcı ile uzlaşma yoluna girmeye çalışır. Sevdiklerimizi tekrar hayata döndürmek için yapabileceğimiz farklı şeyler olduğuna inanmaya başlarız. Kendimizi ‘Benim ömrümden 5 yıl al, o geri gelsin’ ‘Bu kötü bir rüya olsun, ömrümün kalanını başkalarına yardım için adayacağım’  şeklinde düşünürken bulabiliriz. Genellikle pazarlığa suçluluk duygusu eşlik eder. Bu aşama kaybı telafi etmek için son çırpınıştır. Bundan sonraki durak ziyadesiyle kaybın idrak edildiği durak olacaktır.
 
         4. Depresyon
 

İlk kez net bir şekilde ‘artık o kişi gitti’ düşüncesi yerleşir. Bu aşamada artık onun geri gelmeyeceğini yavaş yavaş idrak etmeye başlarız. Sevdiğiniz kişinin geri gelmeyeceği düşüncesi anlaşılır derecede iç karartıcıdır. Keder, üzüntü, ümitsizlik, anlamsızlık, belirsizlik duyguları yoğun olarak yaşarsınız ve sonsuza kadar süreceği hissi hakim olur. Depresyon yasın tutulmasında  yol boyunca gerekli olan birçok adımdan biridir. Bu; olağan bir durumdur. Sevilen bir kişinin öldükten sonra depresyon yaşamaması olağandışı olurdu. Beklentimiz zaman içerisinde azalması yönündedir. 

 
       5.Kabullenme

Bu aşama çoğu zaman ‘her şey yolunda’ durumu ile karıştırılır. Kesinlikle böyle bir süreç değildir. Sevilen kişinin kaybı karşısında daha iyi hissetmeyiz. Yalnızca sevdiğimiz kişinin fiziksel olarak gittiği gerçeğini kabul ederiz ve asla hoşlanmasak da bu yeni gerçekliğin kalıcı olduğunu özümseriz. Artık bununla yaşamayı öğreniriz.

Tekrar yaşamaya ve bazı şeylerden keyif almaya başladığımızda sevdiklerimize ihanet ettiğimizi hissedebiliriz. Kaybettiğimiz kişinin yerine bir başkasını asla koyamayız, fakat insanlarla yeni ilişkiler, yeni bağlar kurabilir. Yas; yaşanıp bittikten sonra tekrar yaşamaya, gündelik rutinimize geri dönmeye başlayabiliriz. Dönem dönem ise bu aşamaların tekrar yaşanması kaçınılmazdır.

Yukarıda belirttiğimiz gibi yas süreci kişisel ve tekil bir deneyimdir - hiç kimse, hiçbir ilaç bu süreci daha kolay atlatmanıza ya da yaşadığınız tüm duyguları anlamanıza yardımcı olamaz. Sosyal desteğinizin, hayatta kalan sevdiklerinizin yanınızda olması bu süreci daha az acılı hale getirmez ama daha kolay atlatmanıza yardımcı olabilir. Yapmanız gereken acıyı hissetmek, kederi yaşamak, üzülmek ve bunu ifade etmektir. Duyguların çok az ifade fırsatı olan bir toplumda yaşıyoruz. Duygular ifade edilmeyi beklerler. İster sanat ile, ister şiir ile, ister söz ile…Bir şekilde ifade edilmeyi beklerler. Unutmayın, üzülmek değil, üzülmemek insanı hasta eder. 

 
Arş. Gör. Merve Seven
 
KAYNAKÇA
Volkan, V. D., & Zintly, E. (2018). Kayıptan sonra yaşam:''komplike yas ve tedavisi''. Pusula Yayıncılık.
Kübler-Ross, E., & Kessler, D. (2009). The five stages of grief. In Library of Congress Catalogin in Publication Data (Ed.), On grief and grieving (pp. 7-30).