AB Dışişleri Bakanları, Tahran ve Washington'un, bu aşamada anlaşma üzerinde herhangi bir değişiklik yapmalarına gerek kalmaksızın anlaşmaya tam olarak uymaları gerektiği inancıyla İran nükleer anlaşmasının yeniden canlandırılması için yeni önkoşullar koymama konusunda hemfikir oldular.
Bu adım, ABD’nin İran’a yönelik yaptırımları kaldırdığı ve BM kararlarına uyduğu sürece, İran'ın mevcut anlaşmaya uymasının önündeki potansiyel engelleri ortadan kaldırıyor. Birleşik Krallık’ın ABD ve İran'ın anlaşmaya yeniden uymaları konusunda “önemli ilerleme” kaydedene kadar anlaşmanın uzatılmasına son verilmesi konusunun gündeme getirilmesine gerek olmadığına inandığı anlaşılıyor.
Yeni ön şartlar koymaya karşı çıkan ve anlaşmaya imza atmış olan devletlerin dışişleri bakanları - Fransa, Almanya, Birleşik Krallık, İran, Çin ve Rusya- bu yıl ilk kez toplandı ve ABD’nin 2018'de tek taraflı olarak terk ettiği anlaşmaya olası bir geri dönüşü memnuniyetle karşılayacaklarını bildirdi.
Almanya Dışişleri Bakanı Heiko Maas, İran'a Biden yönetiminin göreve başlamasıyla yeniden mümkün hale gelebilecek olan fırsatı boşa harcamama konusunda çağrıda bulundu.
Heiko Maas Berlin’deki gazetecilere, "Şimdi ileriye bakmalıyız ve önümüzdeki haftalar ve aylar anlaşmanın kurtarılıp kurtarılamayacağını gösterecek" dedi. "Aslında konu bunun çok daha ötesinde. Bunun arkasında, İran’ın nükleer programıyla ilgili on yıllardır süren anlaşmazlığa uzun vadeli bir çözümün müzakere yoluyla bulunup bulunamayacağı sorunsalı yatıyor."
Birleşik Krallık Dışişleri Bakanı Dominic Raab, İran'ın anlaşmaya ilişkin taahhütleri konusunda yeni şartlar ortaya koymamasının önemli olduğunu belirtti.Ancak en önemli gelişmeyi gösteren hususun ise Avrupalı büyük güçlerin anlaşmayı genişletme ve güçlendirme konusundaki tartışmalardan memnun olduklarının anlaşılması olduğu söylenebilir.
İran'ın bu aşamada yeni bir anlaşma ilkesini kabul etmesi için herhangi bir Avrupa ön şartının olmaması, nükleer anlaşmanın nispeten hızlı bir şekilde yeniden canlandırılmasını kolaylaştırabilir.
İranlı liderler, ABD’nin ağır ekonomik sonuçlar doğuran yaptırımları kaldırmasının, kısa bir süre içinde anlaşmaya gölge düşüren gelişmeleri tersine çevireceğini belirtiyor.
Üst düzey bir AB diplomatı şunları söyledi: "Masanın etrafındaki herkes anlaşmayı koruma ve ABD’yi anlaşmaya mevcut haliyle ve yeni koşullar eklemeksizin geri dönmenin çok daha faydalı olduğuna ikna etme konusunda hemfikirdi. İran’ın anlaşmaya tam olarak bağlı kalmasını istiyorsak, söz verdiğimiz ekonomik ödülleri ortaya koymamız gerekiyor. Bugün Avrupa devletleri ile İran arasındaki ticaret, söz konusu anlaşmadan önceki dönemlere kıyasla daha düşük."
Bazı gözlemciler, ABD ve İran'ın, Haziran ayındaki İran cumhurbaşkanlığı seçiminin Batı ile işbirliğine karşı çıkan kesimlerin zaferine dönüşmesini önlemek için anlaşmayı eski haline getirme konusunda nispeten hızlı hareket etmeleri gerektiğini savunuyor.
ABD ile müzakerelere nasıl yaklaşılacağı konusunda parlamentodaki muhafazakarlar ile İran Cumhurbaşkanı Hassan Ruhani arasındaki güç mücadelesi sürüyor.
İran Parlamentosu iki hafta önce, ABD yaptırımlarının 3 Şubat'a kadar kaldırılmaması halinde İran'ın ek protokolün gönüllü olarak uygulanmasını askıya almasını talep eden bir kararı kabul etti; bu durum İran'ın JCPoA'dan çıkarılmasına ve nükleer tesislerinde BM kitle imha silahları müfettişleri ile işbirliği yapmasının sona ermesine yol açabilir.
İran Atom Enerjisi Kurumu Başkanı Ali Akbar Salehi parlamentoyu kararı kabul etmekle eleştirdi ve ABD’nin anlaşmaya geri dönmesi için hiçbir ön koşul konulmaması gerektiğini belirtti.
ABD’de, Biden yönetiminin İran’ın anlaşmanın yürürlükten kaldırılmasına ilişkin hükümleri gündeme getirmediği ve balistik füze programını yeniden gündeme almadığı müddetçe yaptırımları kaldırmaması gerektiğini, zira istikrarsızlaştırıcı bölgesel davranışlarını sona erdireceği konusunda İran tarafından taahhütler verildiğini savunan güçlü sesler var.
İran defalarca bu tür geniş kapsamlı konuları nükleer anlaşma bağlamında tartışmaya istekli olmadığını, ancak Suudi Arabistan ve Birleşik Arap Emirlikleri gibi bölgesel komşularıyla görüşmeye istekli olduğunu belirtiyor.
İran, BM nükleer gözlemci denetimlerine izin vermeye devam ediyor, ancak uranyum zenginleştirme anlaşmasında belirlenen sınırları aşarak anlaşmayı ‘’yaşam desteğine’’ bağlı bırakıyor.