Doç. Dr. Sezgin Savaş’ın kaleminde şekil bulan "Gece Gündüz Serisi: Karanlığın Şafağı", kısa süren bir barış döneminin ardından başlayan yeni bir savaşın hikayesini anlatıyor. Eski düşmanlıkların canlanması, nefretin yeniden alevlenmesi ve gece elflerinin insanlara karşı yüksek bir kararlılıkla harekete geçmesi, kitabın çarpıcı atmosferini oluşturuyor.
Doç. Dr. Sezgin Savaş'ın eseri, diyarda savaşın her köşeye ulaştığı bir evrende insanlığın kritik bir sınavdan geçtiği bir hikayeyi sunuyor. Bağımsızlıklarını gece elflerine devredenlerin sadakati sınanırken, bir zamanlar başarılan özgürlük mücadelesi tekrarlanacak mı? İnsanlık, gece elfleri ve güç tutkusuyla derinlemesine savaşmak zorunda kalırken, hangi düşmanın daha tehlikeli olduğu sorusu ortaya çıkıyor.
Doç. Dr. Sezgin Savaş'ın eseri, özgürlük uğruna insanlığın bir araya gelebilme gücünü sorgularken, birkaç cesur insanın, hem düşmanlarıyla hem de kendi içsel zorluklarıyla mücadele etme iradesini konu alıyor. "Gece Gündüz Serisi: Karanlığın Şafağı", insanlığın kaderini belirleyecek bu epik savaşın eşiğinde okurlara derin bir düşünsel yolculuk sunuyor.
Kitabın Tanıtım Yazısından:
Kısa süren barış dönemi sona ermiş ve diyarda yeniden savaş başlamıştı. Eski düşmanlıklar kendini göstermiş, artık bittiği düşünülen nefret; yeniden alevlenmişti. Gece elfleri bir zamanlar yarım bıraktıkları işi tamamlamak üzere daha önce sahip olduklarından çok daha yüksek bir kararlılıkla, insanlara boyun eğdirmeye çabalarken; diyarda savaşın erişemeyeceği yer kalmamıştı. Kimin dost kimin düşman olduğunun sınanacağı zaman gelip çatmıştı. Bağımsızlıklarını gece elflerine devretmiş olanlar, sadık kalabilecekler miydi? Yoksa efendilerine başkaldırmanın zamanının geldiğinin farkına mı varacaklardı?
İnsanlık iki büyük düşmanıyla savaşmak zorundaydı; hem gece elfleri hem de derinlerine kadar işlemiş olan güç tutkusu ile… Bu düşmanlardan hangisinin daha tehlikeli olduğu, yakında bir kez daha sınanacaktı. Bir zamanlar başarıldığı gibi özgürlük uğruna insanlığın bir araya gelebilmesi hiç olmadığı kadar imkânsız gözükürken, birkaç kararlı insanın hem düşmanlarıyla hem de kendileriyle savaşma konusunda sarsılmaz iradelerini ortaya koyma zamanı gelmişti. Bu savaş ya yok oluşun habercisi ya da insanlığın özgür olduğunu ve sonsuza kadar özgür olacağını kanıtlayan savaş olacaktı.
İGÜ GSF olarak Doç. Dr. Sezgin Savaş’ı ve Arş. Gör. Büşra Kılıç’ı tebrik eder, başarılarının devamını dileriz.
