Lisansüstü Eğitim Enstitüsü - lisansustu@gelisim.edu.tr
Memnuniyet ve Şikayetleriniz için   İGÜMER
 Lisansüstü Eğitim Enstitüsü - lisansustu@gelisim.edu.tr

Beslenme ve Diyetetik (Yüksek Lisans) (Tezli)








 Gürültünün Görünmeyen Tehdidi


İstanbul Gelişim Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Beslenme ve Diyetetik Bölümü Öğr. Gör. Münevver Gaye AYBEY, gürültü kirliliğinin insan sağlığı üzerindeki etkilerine dair önemli bilgiler paylaştı.


Nisan ayının son Çarşamba günü kutlanan Gürültü Farkındalık Günü, gürültünün insan yaşamı üzerindeki olumsuz etkilerine dikkat çekmeyi hedefleyen küresel bir farkındalık etkinliğidir. Günümüz yaşamında neredeyse sürekli maruz kaldığımız trafik, sanayi, inşaat ve yüksek sesli sosyal aktiviteler gibi kaynaklar, çevremizdeki gürültü yükünü artırmaktadır. Ne var ki, bu durumun insan sağlığına yönelik ciddi etkileri çoğu zaman göz ardı edilmektedir. 2025 yılı itibarıyla da bu özel gün, toplumu ses kirliliğini sorgulamaya ve daha huzurlu yaşam alanları yaratmaya yönlendirmektedir.

Gürültü her ne kadar günlük yaşamın olağan bir parçası gibi algılansa da, belli düzeyin üzerindeki sürekli ya da ani sesler hem bedensel hem zihinsel sağlığı tehdit edebilir. Dünya Sağlık Örgütü, 85 desibel üzerindeki seslere uzun süre maruz kalınmasının kalıcı işitme kaybına neden olabileceğini belirtmektedir. Bu durum, iç kulaktaki hassas hücrelerin zarar görmesiyle oluşmakta ve genellikle geri döndürülemez bir kayıpla sonuçlanmaktadır. Ayrıca sürekli gürültüye maruz kalmak, vücudun stres yanıt sistemini harekete geçirerek kortizol hormonunun yükselmesine ve buna bağlı olarak anksiyete, depresyon gibi psikolojik problemlerin gelişmesine yol açabilir.

Gürültü kirliliğinin etkileri yalnızca işitme ile sınırlı değildir. Uyku bozuklukları, dikkat ve hafıza sorunları, çocuklarda öğrenme güçlükleri, hatta kalp-damar hastalıkları gibi ciddi sağlık sonuçları da bu kirliliğin tetikleyebileceği olumsuzluklar arasında yer almaktadır. Yapılan araştırmalar, gürültüye uzun süre maruz kalmanın hipertansiyon ve inme riskini artırdığını ortaya koymaktadır. Uyku kalitesindeki bozulma ise hem bireyin günlük performansını azaltmakta hem de genel yaşam kalitesini olumsuz etkilemektedir.

Bu özel gün yalnızca bir bilgilendirme işlevi taşımamakta; aynı zamanda bireyleri ve kurumları daha sessiz ortamlar oluşturmak için harekete geçmeye çağırmaktadır. Bireysel önlemler arasında gürültü düzeylerinin azaltılması, kulak koruyucu ekipmanların kullanımı, daha sessiz taşıma araçlarının tercih edilmesi ve yaşam alanlarında ses yalıtımına önem verilmesi yer almaktadır. Toplumsal düzeyde ise şehir planlamasında sessiz alanların tasarlanması, yüksek ses yayan sektörlerde düzenlemelerin sıkılaştırılması ve ses kirliliği bilincinin artırılması gibi adımlar büyük önem taşımaktadır.

Sonuç olarak, gürültü görünmez ama etkili bir çevresel tehdittir ve bu tehditle mücadele, sağlıklı yaşamı sürdürülebilir kılmak için vazgeçilmezdir. Gürültü Farkındalık Günü, yalnızca sembolik bir gün değil, aynı zamanda bireysel ve toplumsal sorumluluğa çağrı niteliğindedir.