Lisansüstü Eğitim Enstitüsü - lisansustu@gelisim.edu.tr
Memnuniyet ve Şikayetleriniz için   İGÜMER
 Lisansüstü Eğitim Enstitüsü - lisansustu@gelisim.edu.tr

Psikoloji (Yüksek Lisans) (Tezli)








 Psikolojik Diziler Neden Bu Kadar Talep Görüyor Olabilir?




28 Mayıs 2021 Cuma günü yayınlanan dizi ve haberlerin reyting sonuçlarına göre total izleyici grubunda Kırmızı Oda ikinci sırada, AB Grubunda ise 1. sırada yer aldı. Benzer şekilde Masumlar Apartmanı 1 Haziran 2021 Salı günü total izleyici grubunda ikinci sırada, AB Grubunda ise 1. Sırada bulundu. Kırmızı Oda ve Masumlar Apartmanı Gülseren Budayıcıoğlu’nun öykülerinden esinlenerek oluşturulmuş dizilerdir. Bu dizilerin yaşanmış gerçek hikayelerden esinlenerek çekilmesi izleyiciyi daha da etkileyip bu dizilere yönelik talepleri daha da artırdı.
 
Peki insanlar neden ‘psikolojik diziler’ olarak nitelendirilebilecek bu dizilere bu kadar yoğun ilgi gösteriyor? Neden bu diziler bu kadar çok izleniyor ve seviliyor? Eğer bu tarz dizileri izliyorsanız aslında cevabının yine sizde saklı olduğunu söyleyebiliriz.
 
İzlediğimiz bir dizi, bir film bizi derinden etkiliyor ise belki de kendimize sormamız gereken sorulardan bazıları ‘Bu dizi benim hangi yanımı tetikliyor? Hangi karşılanmamış ihtiyacımı yansıtıyor’ ‘Hangi karakter ile ve neden bu kadar empati kuruyorum? Bu karakterde kendime benzer ne görüyorum? Bu kişi benim anneme/babama/tanıdığıma mı benziyor?’ gibi sorular olmalıdır. Bu soruları kendimize sormak kendimizi tanımak, kendimize ayna tutmak açısından önemli olabilir. Dahası bunlar, kendimiz ile, geçmişimiz ile, ebeveynlerimiz ile yüzleşme fırsatı sunabilir. En nihayetinde terapide atılan adımlardan biri de budur.
 
Örneğin, Masumlar Apartmanı’nda Safiye karakterinin aşırı temizlik yapmak şeklinde görülen obsesif düşünceleri ve kompulsif davranışları bulunmaktadır. Fakat yapmaya çalıştığı şeyin gerçek olan kirden kurtulmak için değil, geçmişinde kirli gördüğü anılardan kurtulmak için olduğunu gördüğümüzde hissettiğimiz duygusal benzerlik bizi bu karakter ile yakın hissettirebilir. Çocukluğunu, ergenliğini yaşayamaması, anne figürünün yokluğunda kardeşlerine bakım veren konumunu olmak zorunda olması ve tek bildiği şeyi yaparak; annesini kopyalarak ve kardeşlerine baskı kurarak onların sorumluluğunu alması bizde ya da yakınlarımızda gördüğümüz özellikler ile benzerlik gösteriyor olabilir. Safiye’nin kız kardeşi Gülben karakteri ise pasifliği, yaşadığı sevgi açlığı, ablasına bağımlı bir hayat sürmesi ile tanınmaktadır. Bu karakter ile yakınlık kurmamız belki de bizim başka bir bağımlı yanımızı simgeliyor olabilir. Eşimize, çocuğumuza, ya da işimize… Benzer yaşantıların farklı yansımalarının içimizdeki kırılgan çocuğu etkiliyor ve bizde duygusal yoğunluk oluşturuyor olması muhtemel bir durumdur. Bu karakterlerin çocukluğunda ihtiyaç duyduğu sevgiyi alamamaları, belki de bizim ebeveynlerimiz tarafından karşılanmamış sevgi ihtiyacımız ile benzerlik gösteriyor olabilir. Bu örnekleri daha da artırmak mümkün, fakat önemli olan nokta başta belirttiğimiz gibi; kendi içimize dönüp bakmak.
 
Psikolojik dizilerin tercih edilmesinin olası bir diğer nedeni, gördüğümüz karakterlerin diğer dizilerdeki gibi az karşılaşılan, olağanüstü karakterler olmaması. Tam tersi hayatın gerçeğini, sıradan bir insanı anlatan, insanlığın küçük bir kısmına değil geneline hitap eden karakterleri görüyoruz bu dizilerde. Psikolojik dizilerde yaşanan olayları biz ya da yakınlarımız yaşadığı için bu dizilere kendimizi ait hissediyor olabiliriz. Bu açıdan değerlendirdiğimizde, izlenme oranlarının bu kadar yüksek olması beklendik bir durum olacaktır. Dahası, bu dizilerde şahit olduğumuz, küçük bir bölümünü izlediğimiz terapi odasını bir nevi kendi terapimiz için ihtiyacımız olan bakımı görebileceğimiz yer olarak düşünebiliriz. Ekranlarda gördüğümüz terapi odasında anlatılan sorunları zihnimizde kendi sorunlarımız ile bağdaştırıp kendi meselemize çözüm arıyor olabiliriz. Ve tabii bu olayların gerçek hayattan alındığını bilmek olayların duygusal yükünü izleyici açısından da artırıyor olabilir.
 
Dizilere bu gözle bakıp, kendimize yönelik farkındalığımızı artırmak dileğiyle.
 
Arş. Gör. Merve Seven