Lisansüstü Eğitim Enstitüsü - lisansustu@gelisim.edu.tr
Memnuniyet ve Şikayetleriniz için   İGÜMER
 Lisansüstü Eğitim Enstitüsü - lisansustu@gelisim.edu.tr

Odyoloji (Yüksek Lisans) (Tezli)








 İşitme Kayıplı Çocuklarda Erken Cihazlandırmanın Önemi


İstanbul Gelişim Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Odyoloji Bölümü Öğr. Gör. Ayşe ÖZER 23 Mayıs 2021 tarihinde gerçekleşen Multidisipliner Çocuk Zirvesi’nde “İşitme Kayıplı Çocuklarda Erken Cihazlandırmanın Önemi” hakkında bilgiler verdi.


İşitmenin önemini “İşitme duyusu çevremizle iletişim kurmamızı sağlayarak, sözel dil gelişimini temellendirmektedir. İşitme duyusunun hassasiyetinin azalması veya ortadan kalkması olarak tanımlayabileceğimiz işitme kaybı nedeniyle sözel dil gelişiminde oluşan sorunlar çocuğun; bilişsel, sosyal, duygusal gelişimine de yansımaktadır. Gelişimdeki bu problemler, çocuk okul yaşına geldiğinde akademik başarısının düşük olmasıyla sonuçlanmaktadır. Tüm bunlar, işitme kayıplı bireyin özgürce bir yaşam sürme imkânını kısıtlamaktadır.” şeklinde ifade eden Öğr. Gör. Ayşe Özer, sözlerine işitme kayıplı bireylerde erken tanının önemini vurgulayarak devam etti.

“Tüm gelişim alanlarını olumsuz yönde etkileyen işitme kaybının erken tanısı ve müdahalesi hem çocuk ve aile hem de yaşadığı toplum için büyük bir önem taşımaktadır. Ülkemizde 2004 yılında başlayan ve 2018 yılı itibariyle tüm illerde devam eden Ulusal Yenidoğan İşitme Tarama Programı (UYİTP) kapsamında yenidoğanlar hastaneden çıkmadan önce işitme kaybı açısından taranmaktadır. UYİTP sayesinde pek çok bebeğe henüz daha yenidoğan döneminde işitme kaybı tanısı konulmakta ve bu da erken müdahalenin önünü açmaktadır. Diğer bir ifadeyle, tarama programı sayesinde işitme kaybı erken dönemde saptanmakta, işitme cihazlarıyla müdahale başlamaktadır.”
Öğr. Gör. Ayşe Özer yenidoğanlarda işitme kaybına neden olan risk faktörlerini ebeveynlerin ya da bakıcının işitme, konuş­ma, dil veya davranış gelişiminden şüphelenmesi, ailede çocukluk çağında işitme kaybı öyküsü, Yenidoğan Yoğun Bakım Ünitesinde (YYBÜ) 5 günden uzun kalma veya YYBÜ’de yatış öyküsü ile birlikte (süreden bağımsız) şeklinde sıraladı. Sözlerine “Taramalarda mutlaka OABR kullanılmalıdır. Risk faktörleri ve bebeğin odyolojik takibi yönünden ailenin bilgilendirilmesi gereklidir. Bazı durumlarda daha geç dönemde veya progresif olarak işitme kaybı meydana gelebileceği bilgisi aileye verilmelidir. Testten geçen bebeklerin 3 yaşına kadar yılda bir kez referans merkezinde odyolojik kontrolünün yapılması gerektiği bilgisi verilmelidir.” dedi.

Erken tanı ve müdahale programlarında 1-3-6 kuralına dikkat çeken Özer, “Yenidoğan bebeklerin, ilk 1 ay içerisinde işitmelerinin taranması, ilk 3 ay içerisinde, odyolojik değerlendirmeler sonrası kesin tanısının koyulması ilk 6 ay içerisinde, işitme kayıplı bebek için uygun müdahalenin başlatılması hedeflenmektedir.”
“Yenidoğan işitme taramasıyla başlayan işitme kaybına yönelik odyolojik hizmetler: işitme kayıplı çocuğun tanılanması (erken tanı ve müdahale), işitme kaybının tipi, derecesi ve konfigürasyonun belirlenmesi, çocuğa bireysel amplifikasyon seçimi, re/habilitasyon hizmetlerinin sağlanması, işitme kaybına ilişkin aile, öğretmen ve çocuğa danışmanlık hizmetinin sağlanmasını kapsamaktadır.”

Uygun amplifikasyon seçimi için göz önünde bulundurulması gereken önemli noktalara değinen Uzman Odyolog Ayşe Özer: “Çocuğun yaşı, işitme kaybının başladığı yaş, işitme kaybının tanılandığı yaş, işitme kaybının tipi, derecesi, konfigürasyonu, işitme kaybı bilateral ise ve anatomik olarak herhangi bir engel yoksa pediatrik grupta cihaz seçimi mutlaka bilateral olmalıdır. Kulak kanalı ve aurikulanın yaşla birlikte büyümesinden dolayı genellikle pediatrik grup için kulak arkası modeller tercih edilmektedir. Kulak kalıbı feedbacke neden olmayacak şekilde doğru alınmalı ve belirli aralıklarla değiştirilmelidir.” dedi.

“Eğer işitsel girdi yoksunluğunun süresi yani amplifikasyonsuz geçen süre uzarsa, beynin yetersiz uyarılmasına bağlı olarak, duyumsal yoksunluk daha da derinleşmekte ve bu yoksunluk sadece işitsel öğrenmeyi değil ayrıca nöral gelişimi engellediğini” belirten Ayşe Özer nöroplastisitenin önemini vurgulayarak, “İşitme kaybı tespit edilen çocuklarda zaman kaybetmeden uygun amplifikasyon uygulanmalı ve rehabilitasyona başlatılmalıdır.”

Öğr. Gör Ayşe Özer: “Konuşma ve dilin öğrenilmesi için uygun müdahaleler yapılmazsa, işitme engelli çocuklar; kognitif beceriler, sosyal emosyonel gelişim ve akademik başarı  açısından yaşıtlarına göre geride kalırlar. Çocukların hem akademik başarısını hem de sosyal ilişkilerini olumsuz yönden etkilememesi için işitme kaybının erken tanılanma, uygun amplifikasyon ve rehabilitasyona başlatılması gerekmektedir.” diyerek sözlerini tamamladı.