Lisansüstü Eğitim Enstitüsü - lisansustu@gelisim.edu.tr
Memnuniyet ve Şikayetleriniz için   İGÜMER
 Lisansüstü Eğitim Enstitüsü - lisansustu@gelisim.edu.tr

İşletme (İngilizce) (Yüksek Lisans) (Tezli)








 2020’deki 10 Çığır Açıcı Teknoloji




2020 yılında MIT Technology Review tarafından ele alınan 10 çığır açıcı teknolojiyi inceleyebileceğiniz listeyi aşağıda bulabilirsiniz.
 
Hacklenemez İnternet: İnternet kaçınılmaz olarak hayatımızın her alanına sızmış durumda. Bu durum beraberinde güvenlik problemlerini de yaratıyor. Bu problemin çözümü için teknolojide kuantum fiziğine dayalı bir internet altyapısı geliştiriliyor. Delft Teknoloji Üniversitesi'nden Stephanie Wehner liderliğindeki bir ekip, tamamen kuantum teknolojisi aracılığıyla Hollanda'daki dört şehri birbirine bağlayan bir ağ inşa ediyor. Bu ağ üzerinden gönderilen mesajlar hacklenemez olacak.

Kişiselleştirilmiş Tıp: Bazı genetik hastalıklar o kadar nadir görülüyor ki; bu hastalıkların tedavisi için yeteri kadar çalışma yapılamıyor. Dolayısıyla bu hastalıkların tedavisi için yol almak da zorlaşıyor. Bu noktada, bu tarz genetik rahatsızlıkları tedavi etmek için kişiselleştirilmiş yeni ilaçlar tasarlanmaya çalışılmaktadır.

Bir kişinin genlerine göre uyarlanabilen yeni ilaç sınıfları sayesinde bu durum değişmek üzere. Çok nadir görülen bir hastalık, belirli bir DNA hatasından kaynaklanıyorsa (birkaç bin kişi gibi), artık genetik bir düzeltme için en azından bir mücadele şansı var olacak.

Dijital Para: Facebook tarafından 2021 yılında piyasaya sürülmesi beklenen Libra hakkında uzun süre önceden haberler yapılmaya başlanmıştı. Derken Estonya hükümeti Estcoin adıyla kripto para üretmeye başladı. Ayrıca Bitcoin devasa yatırımlar almaya başladı. Piyasalara çeşitli altcoinler giriş yaptı. Türkiye’de de Biga Projesi ile ve Merkez Bankası çalışmaları ile dijital para sistemlerine geçişlerin hızlanması için adımlar atılmaya başlandı.
Bu yeni para teknolojisi, finansal sistemin kaçınılmaz olarak değişeceğine işaret.

Yaşlanma Karşıtı İlaçlar: Vücutta doğal bir yaşlanma sürecini engellemeye çalışan bu teknoloji, insanlarda test edilmeye başladı. Bu ilaçlar uzun yaşam için değil, ancak temel bir yaşlanma sürecini yavaşlatmak ile (veya tersine çevirmek) aynı zamanda belirli rahatsızlıkları tedavi etmeyi de amaçlıyorlar. 2019’da hayvanlar üzerinde yapılan deneylerde olumlu sonuçlar veren, senolitik denilen ilaçlar sayesinde yaşlanma sürecine engel olmak mümkün olacak. Bu yaşlandıkça artan bunama, kalp rahatsızlıkları ve benzeri çeşitli hastalıkları engellemek için de umudu artırıyor. Çünkü, yaşlılıktan önce vücudumuzda  ‘’zombi" hücreler oluşuyor. Zombi hücreler, hücre ölümünün gerçekleşmemesi için beyinde ve vücutta hastalıklara sebep olan bir mekanizma geliştiriyorlar. Yeni nesil teknoloji, bu zombi hücrelere ve dolayısıyla hastalıklara savaş açacak gibi görünüyor.
 
Yapay Zeka (AI) Tarafından Keşfedilen Moleküller: Bilim  insanları, yeni ilaç benzeri bileşikleri keşfetmek için artık AI'yı kullanıyorlar. Yeni bir ilacı ticarileştirmenin maliyeti ortalama 2,5 milyar doları buluyor. Bunun bir nedeni, gelecek vaat eden molekülleri keşfetme sürecinin oldukça zor olması denebilir. Bu noktada potansiyel olarak hayat kurtaran ilaçlara dönüştürülebilecek moleküllerin, makine öğrenimi araçları sayesinde keşfi daha hızlı ve daha ucuz hale getirebilir.
 
Hong Kong merkezli Insilico Medicine ve Toronto Üniversitesi'ndeki bir araştırma ekibi, bu alanda yapay zeka algoritmaları tarafından bulunan birkaç ilaç adayını sentezlemeyi başarmıştı.
 
Mega Uydu Kümeleri: Mega uydu araçları ile uzay araştırmalarının daha ucuz maliyetlerle gerçekleştirilmesi mümkün oluyor. Uzay mekiklerinin fırlatılmaya başlandığı ilk dönemlerde, uzaya bir uydu fırlatmak, pound (ağırlık birimi olan pound: kg’nin iki katı kadar) başına yaklaşık 24.800 dolara mal oluyordu. Dört ton ağırlığındaki küçük bir iletişim uydusu ise yaklaşık 200 milyon dolara mal oldu.
 
Bugün bir SpaceX’in Starlink uydusu ve Falcon 9 gibi projeleri ile yaptığı çalışmalarda, pound başına yaklaşık 1.240 dolarlık maliyetler tutulabiliyor.
 
Kuantum Üstünlüğü: Google, IBM gibi şirketler kuantum bilgisayar yarışında hız kesmiyor. Kuantum bilgisayarlar, verileri hepimizin alışkın olduğundan farklı bir şekilde depolar ve işler. En güçlü kriptografik (şifre bilimi) kodları kırmak, en güçlü klasik süper bilgisayar için bile binlerce yıl sürebilecekken, kuantum bilgisayarlar için bu durum çocuk oyuncağı gibi olacak. Çünkü geleneksel bilgisayarlar, işlemleri ikili sayı sistemi ile (0 ve 1 yani bit olarak tanımlanan sistem) gerçekleştirirken, kuantum bilgisayarlar daha ileri işlemleri gerçekleştirmeye yarayan kübitler (qubit) sistemi ile donatılmıştır.

Mesela IBM’in Summit isimli bu tip bilgisayarı, COVID-19’un ölümlerini durdurabilecek tedavileri analiz etmişti ve 8.000 ilaç bileşiğini taramıştı.. Summit bu veri setini sadece iki günde 77’ye indirmişti.

Normal bilgisayarlar kullanıldığında bu işlem aylarca sürecekti. 
 
Küçülen Yapay Zeka (AI): Teknoloji devleri ve akademik araştırmacılar, derin öğrenme modellerini küçültmek için yeni algoritmalar üzerinde çalışıyor. Yeni nesil özel yapay zeka çipleri, daha dar fiziksel alanlara daha fazla hesaplama gücünü çok daha az enerji kullanarak çalıştırmayı vaat ediyor. Bu gelişmelere de Google, Apple, IBM, Amazon gibi devler öncülük ediyor.
 
Diferansiyel Gizlilik ve Mahremiyet: Diferansiyel gizlilik ve mahremiyet, kişisel verileri normal modellemelerden çok daha iyi korumayı amaçlayan yeni bir siber güvenlik yaklaşım modelidir. Mahremiyetin ölçümünü titiz hale getiren matematiksel bir teknik, teknoloji şirketlerinin en önemli yatırım alanlarından biri olmaya devam edecek.
Bu alana, Kanada ve İngiltere gibi ülkeler öncülük etmeye çalışıyorlar.
 
İklim Değişikliğine Atıf: World Weather Attribution adlı grup, iklim değişikliğinin meydana geldiğini ispatlamak için dünyanın yüksek çözünürlüklü bilgisayar simülasyonları ile araştırmalar yapıyor. Ayrıntılı uydu verilerini, artan bilgi işlem gücü ve bilimsel temelde sunan simülasyonlar sayesinde, istatistiksel kesinlik ile küresel ısınmanın geldiği tehlikeli boyut gözler önüne serilebiliyor.
 
İklim değişikliği yaşandığı bilincinin yayılması ve bu noktada ne tür risklere hazırlanmamız gerektiği konusunda deneysel çalışmalar devam ediyor.