Röportajda Ilgın’ın kariyeri ve Twitch platformu hakkında konuşuldu. Gerçekleştirilen röportaj şu şekildedir:
Öncelikle bizi kırmadığınız ve röportaj davetimizi kabul ettiğiniz için çok teşekkür ederiz. Bize biraz kendinizden bahseder misiniz?
Merhabalar, ben Özcan Ilgın. Kırklı yaşların başındayım. İki üniversite bitirdim; aslında mali müşavirim. Ancak o sektörün, o hayatın bana göre olmadığına karar vererek riskli bir karar alıp otuzlu yaşlardan sonra tekrar üniversiteyi kazandım ve İstanbul Üniversitesi İletişim Fakültesini fakülte birincisi olarak bitirdim. Şu an orada Genel Gazetecilik Bölümünde yüksek lisansım devam ediyor. Oyun medyasında çalışıyorum; PlayStation Türkiye’deyim. Videographer ve sunucuyum.
Oyun sektörüne nasıl başladınız? Oyuna yönelik ilginiz ne zamandan beri var?
Çok klasik bir cevap olacak ama 5-6 yaşlarından beri var. Yani otuz yıldır oyun oynuyorum; kara kutu Atari 2600 zamanından beri oyunlarla iç içeyim ve çok seviyorum. Kara kutular, PlayStation’lar, bilgisayarlar… Profesyonel anlamda ya da diğer bir ifadeyle içerik üretimi anlamında oyun sektörüne 2013 yılında, mali müşavirlik ve muhasebe dünyasından çok bunaldığım günlerde başladım. Konsol Üssü’nde oyun içeriği üreten Murat Sönmez’in bir önceki çalıştığım şirket olan Multiplayer’a geçtiğini öğrendim. Kendisine Facebook’tan arkadaşlık isteği gönderdim, kabul etti ve o cesaretle hiç tanışmamış olduğum halde kendisine mesaj attım. Oyun dünyasına girmek istediğimi belirttim. Murat Sönmez de dışarıdan serbest yazara ihtiyaçları olduğunu söyledi ve benden deneme yazıları istedi; ben de gönderdim. Bana “Elimizin altında bir cevher varmış meğer; gerçekten çok güzel yazıyorsun.” dedi. “Cevher” lafını hiç unutmam; beni çok motive etti. Böylelikle serbest yazar olarak ‘Multiplayer’da çalışmaya başladım ve 2015 yılı Şubat ayında kadroya girdim. Sosyal medya yöneticisi, haber editörü olarak görev aldım. 2020 yılı Aralık ayından beri PlayStation Türkiye’de yer almaktayım.
Twitch’te yayın yapmaya nasıl başladınız?
Dünya çok değişti; her şey görüntü ve video üzerine kurulu oldu. Bu nedenle biz de ‘Multiplayer’da video içeriklerine ağırlık verdik ve arada bu videolara ben de katıldım. İnsanlar tanıdılar, sevdiler. Yayın açmam için istekler, yazılar gönderdiler. Ben de 2018 yılında Twitch’te muhabbet eşliğinde canlı oyun yayınları yapmaya başladım. Halen de ara ara yapıyorum; ama Şubat ayı sonu gibi düzenli olarak yayınlar yapacağım.
Peki, neden Twitch?
Twitch, Amazon şirketinin platformu ve en eski canlı yayın yapılan platformlardan biri. Ayrıca canlı yayın tekrarlarına da erişilebiliyor. Ancak YouTube gibi sonradan video eklemekten ziyade sadece canlı yayın için kullanılan bir platform. Yerleşmiş, güçlü bir platform ve rakipleri de olmakla birlikte en çok bilinen, en çok sevilen platform olduğu için Twitch’i seçtim.
Hangi tür oyunları hangi sebeple tercih ediyorsunuz?
PubG, Fortnite, Battlefield gibi rekabetçi oyunlar benlik değil. Ben de zamanında CSGO, Call of Duty gibi oyunları oynadım. Ama - belki de bir yaştan sonra bilmiyorum- artık Online’a çok vakit ayıramıyorum. Rekabetçi, online oyunlara çok vakit ayırmak lazım; çok iyi oynamak lazım. Günde 10-15 saatini harcayanlar var ve oyuna girdiğin anda seni oyun dışı bırakıyorlar, hiçbir zevk alamıyorsun. Benim sevdiğim tarz oyunlar duygusal hikâyeleri olan, bir yolculuğu anlatan oyunlar ve özellikle de korku oyunları. Film tadında bir maceraya sürükleyen oyunları çok seviyorum. Örneğin The Last of Us, çok güzel bir oyundur.
Bir oyun karakteri olsanız hangisi olurdunuz?
Bu çok zor bir soru. Aslında hiç birisi olmak istemezdim. Mesela The Last of Us’ta Ellie karakteri ya da Joel karakteri vardır; o kadar acı, kötü şeyler yaşıyorlar ki... Mantıken hiçbir insan o acıları, travmaları yaşamak istemez. Ama illa birini seçecek olursam The Last of Us’taki Joel karakterini seçerdim. Çünkü çok babacan ve sağlam karakterli, güçlü bir insan. Hatta oyun camiasında Joel Reis derler. Joel Reis’i seviyoruz!
Oyun sizin için nasıl bir anlam ifade ediyor?
Çocukluğumdan beri kazık atmayan bir arkadaş. Çocukluğunda bazen yalnız hissedersin, kavga edersin ya da arkadaşlarınla küsersin. O dönemlerde sığınacak bir liman ararsın. Her insanın sığınacak limanı farklıdır. Benimki de çocukluğumda oyunlar olmuştu. O yüzden sığınılacak, kazık atmayacak bir arkadaş, bir dost gibi görüyorum oyunları. Bir de şöyle bir şey de var: Oyun konsolu sihirli bir şey. Seni o karakter yapıyor; o karakterin duyguları, atmosferi sana geçiyor ve ne yapmasını istiyorsan onu yaptırıyorsun. Bu bağlamda oyunlar gerçekten çok önemli, çok değerli benim için. Hem bir arkadaş oluyorlar, hem de özdeşleştiğim bir dünya sunuyorlar.
Kendinizi üç kelime ile özetler misiniz?
Heyecanlı, takıntılı ve enerjik.
Eklemek istediğiniz bir şey var mı?
Beni bu röportaja davet ettiğiniz için çok teşekkür ederim. Ek olarak şunu söyleyebilirim: Ana akım medyada oyunların zararlı olduğuna ilişkin garip haberler olabiliyor. Bir yemek bıçağı da insanı kötü şeyler yapmaya teşvik edebilir; ama o bıçakla çok güzel yemekler de yapılabilir ve müthiş yemekler yapan bir aşçı da olunabilir. Özetle şunu demek istiyorum: Herkesin etkilenme düzeyi farklı olabilir, ama sadece oyunlar yüzünden insanlar katil ya da tembel olmaz. Hatta tam tersi, Amerika’da Avrupa’da örnekleri var: Bazı oyunlar, çocukların zekâ gelişimleri için eğitimlerde kullanılıyor. Mesela Minecraft’taki küplerden dünya oluştururken çocukların zekâları ve yaratıcılıkları gelişiyor. O nedenle oyunların zararlı olmadığını, tam tersi yeni dünyalar sunduğunu, hikâyesi olan oyunların tarih ve coğrafya bilgisi, hikâye yazma edinimi, duygusal bağ, empati ve sevgi oluşturabileceğini belirtmek istiyorum.