1. Merhaba, bize kısaca kendinizi tanıtabilir misiniz?
Merhaba, ben Serap Erdoğan. İletişim ve Tasarımı Bölümü 2. Sınıf öğrencisiyim. 7 Aralık 1968 tarihinde İstanbul’da doğdum ve ressamım. Resimle tanışmam ilkokul yıllarımda, öğretmenimin yeteneğimi fark edip bana destek olmasıyla başladı. İlk sergimi 9 yaşımda açtım. Daha sonra, uygulamalı resim eğitimi aldım ve birçok yarışmaya katıldım. Türkiye Cumhuriyeti tarafından verilen birincilik ödülleri, benim için en değerli başarılar arasında yer alıyor.
Okul hayatım sonrasında kendimi tekstil kumaş desen tasarımı konusunda geliştirdim. Stajımı bu alanda yaptım ve ilerleyen yıllarda kendi atölyemde Türkiye’nin önde gelen tekstil firmalarına metraj kumaş, eşarp, mayo, bikini, kravat gibi ürünler için desen tasarımları yaptım. Çocuklarımın doğumundan sonra sektör değiştirerek sır üstü porselen desen tasarımı konusunda uzmanlaştım. Türkiye’de ve dünyada ödül almış sanatçılarla çalıştım, birçok sergiye katıldım.
Yaklaşık sekiz yıldır kendi atölyemde sır üstü porselen desen tasarımı dersleri veriyorum. Son dönemde ise tuval üzerine resim çalışmalarına geri döndüm ve yılda iki sergi ile bir fuarda yer alarak sanatımı daha geniş kitlelere ulaştırmayı hedefliyorum.
2. İstanbul Sanat ve Antika Fuarı’nda eserlerinizin sergilenmesi sizin için ne ifade ediyor? Bize bu fuardan ve eserlerinizden bahsedebilir misiniz?
İstanbul Sanat ve Antika Fuarı’na ilk kez katılıyorum. Bu tür fuarlar, sanatçıların daha fazla insana ulaşması açısından oldukça önemli platformlar. Medyada ve dijital platformlarda varlığımız olsa da insanlarla birebir iletişim kurmak, eserlerim üzerinden fikir alışverişinde bulunmak benim için çok kıymetli. Bu, gelecekteki çalışmalarım için ilham kaynağı oluyor.
Fuarda üç eserimle yer alıyorum. İki eserimi yağlı boya tekniğiyle, bir eserimi ise karışık teknik kullanarak çalıştım. Bu fuar, sanatıma dair derin bir iletişim kurmam ve kendimi tanıtmam açısından değerli bir fırsat.
3. Eserlerinizde en çok neleri anlatmaya çalışıyorsunuz? İlham kaynaklarınız neler?
Eserlerimde soyut olarak biçimlendirdiğim imgelerin ve şekillerin ötesinde, derin alt metinler bulunuyor. İnsanlarla bu metinler üzerinden bir araya gelmek ve onların kendi yorumlarını dinlemek benim için çok önemli. Bu yorumlar, ifadeler ve alkışlar bir sonraki çalışmalarım için en büyük ilham kaynaklarımdan biri.
Sanata olan ilgim, çocukluk yıllarımda başladı. O günden bugüne, eserlerimle insanlara farklı duygular ve düşünceler aktarmayı amaçlıyorum. Her sergi benim için yeni bir keşif yolculuğu oluyor.
4. Eğitim hayatınızda İletişim ve Tasarım Bölümü’nde okuyor olmanızın sanatınıza bir katkısı veya etkisi oluyor mu?
Evet, İletişim ve Tasarım Bölümü’nde okumak benim için çok değerli bir deneyim. Bu bölüme büyük bir istekle girdim çünkü gelişen çağa ayak uydurabilmek ve doğru bilgiye ulaşabilmek bir eğitimle mümkün olabilirdi. Bu süreçte öğrendiğim dijital tasarım bilgileri, soyut çalışmalarımı daha farklı bir boyuta taşımama olanak sağlıyor. İleride teknolojiyi kullanarak çok daha farklı tasarımlar ve eserler yaratmayı planlıyorum.
Ayrıca, iletişim kısmı da sanatım için büyük bir destek sağlıyor. İnsanlarla doğru bir diyalog kurmak, eserlerimi anlatabilmek ve kendimi ifade edebilmek açısından bu eğitim bana büyük bir katkı sundu.
5. Öğrencilerimizin hem akademik hem de sanatsal gelişimleri için neler önerirsiniz?
Öncelikle, kendilerini keşfetmelerini öneriyorum. Hangi konularda yetenekli olduklarını veya hangi alanlara ilgi duyduklarını anlamaları çok önemli. İlgi alanlarına göre kendilerini geliştirmeli ve eğitim almalılar. Ancak, günümüzde yalnızca bir konuda uzmanlaşmak yeterli değil. Birbirini tamamlayan farklı konularda bilgi sahibi olmak gerekiyor.
Sevgi ve saygıyı daima en önde tutmalarını öneriyorum. Bu erdemler, varlığımızın temelini oluşturuyor. Sevgi ve saygı olmadan ne bir işe tutunabiliyoruz ne de başarıları sürdürebiliyoruz. Bu nedenle, öğrencilerimizin hem akademik hem de sanatsal yolculuklarında bu değerleri ön planda tutmaları gerektiğine inanıyorum.