14 Nisan 2021 günü açılan sergiye Ataman Oğuz, Hakan Bayer, Kader Öztürkmen, Osman Yakız, Lezgin Kanat, Melike Kuş, Nagihan Kazancı, Sefa Çatuk, Selda Çiçek, Sena Ulusu, Serdar Tartar olmaz üzere toplam on iki sanatçı katılmıştır. Dr. Öğr. Üyesi Melis Boyacı sergiye "Kent Söylemleri" serisinden altı resimle katılmıştır ve Türkiye’nin öncülük ettiği Dünya Sanat Günü’nde bir sergiye katılmış olmanın ve pandeminin zor şartları içinde bir sanatçı olarak üretime devam etmenin önemini dile getirmiştir.
Boyacı, Dünya Sanat gününün ve dolayısıyla sanatın önemini Pablo Neruda’nın şu sözleriyle önemle vurgulamıştır: "Ağır Ağır ölürler, okumayanlar, müzik dinlemeyenler, vicdanlarında hoş görü barındırmayanlar”. Dr. Öğr. Üyesi Melis Boyacı ayrıca, 15-16 Nisan 2021 tarihleri arasında Eskişehir Anadolu Üniversitesi’nde gerçekleştirilen ve disiplinlerarası bir yaklaşımla ülkemizden ve yurtdışından farklı alanlarda çalışan akademisyenleri, sanatçıları, tasarımcıları, paydaşları ve öğrencileri bir araya getirmeyi amaçlayan AART Uluslararası Anadolu Sanat Sempozyumu’na bir resmi ve bir bildiri ile katılmıştır. Farklı ülkelerden ve ülkenin dört bir yanından sanatçının katıldığı sempozyuma Dr. Öğr. Üyesi Melis Boyacı "Dirimsel Bellek” serisinden "Dirimsel Bellek XVII” adlı çalışmasıyla katılmıştır.
Melis Boyacı “Dirimsel Bellek XVII” Melis Boyacı “Kent Söylemleri”
Kendisinin de hocası olan ve Covid-19 nedeniyle hayatını kaybeden Dr. Öğr. Üyesi Faruk Atalayer anısına düzenlenen sempozyuma katılmanın kendisi için önemini vurgulamıştır. Dr. Öğr. Üyesi Melis Boyacı sempozyuma “Sarah Moris ve Piet Mondrian’ın Eserlerinde Yankılanan Gerçeklik Algıları” adlı bildirisiyle katılmıştır. Bildirisini toplumsal bir varlık olarak sanatçının yaşadığı dönemin değerlerinden ve algı biçimlerinden ayrı tutulamayacağını ve yaşadığı dönemin bir aynası olarak sanatsal üretimde bulunduğu üzerinden şekillendirdiğini belirten Dr. Öğr. Üyesi Melis Boyacı araştırmasının odağında sanatçının ve üretiminin yaşadığı dönemin sosyolojik ve kültürel olarak aynası ve gerçeklik algılayışının bir yansıması olduğu yargısından yola çıktığını ve birisi modernizm’in diğer post modernizm’in ressamı olan Piet Mondrian ve Sarah Morris’in sanat çalışmaları, yaşadıkları dönemin gerçeklik algılayışları içinde nasıl biçimlendikleri ve aralarındaki koşutluklar ve farklılıklar üzerinde bir değerlendirme yaptığını belirtmiştir.