Lisansüstü Eğitim Enstitüsü - lisansustu@gelisim.edu.tr
Memnuniyet ve Şikayetleriniz için   İGÜMER
 Lisansüstü Eğitim Enstitüsü - lisansustu@gelisim.edu.tr

Ekonomi ve Finans (Yüksek Lisans) (Tezli)








 Özel Mülkiyet


Kaynakların teorik ve yasal mülkiyeti ve bunların nasıl kullanılabileceği mülkiyet hakları ile tanımlanır. Bireyler, işletmeler ve hükümetler, maddi veya maddi olmayan bu kaynakları elinde tutabilir.


Bireyler, birçok ülkede mülklerini biriktirmek, elde tutmak, devretmek, kiralamak veya satmak için genellikle özel mülkiyet haklarını veya özel kişilerin haklarını kullanırlar. Bu yüzden, mülkiyet hakları, ekonomideki tüm piyasa işlemlerinin temelidir ve mülkiyet haklarının bir toplumda nasıl dağıtıldığı, kaynak verimliliğini etkiler.

İnsanoğlu tarım devrimi sonrasında artan nüfus nedeniyle kompleks kasabalarda yaşamaya başladı. Yeni sosyo-ekonomik düzen, yeni kurallara olan ihtiyacı da beraberinde getirdi ve mülkiyet hakları bu kuralların başında geliyordu.  Antik devletlerin bazılarında özel mülkiyet hakları yöneticiler tarafından sınırlandırışmış olsa da modern devletlerin çoğunda, komünist veya diğer özel mülkiyet karşıtı ideolojilere sahip bazı devletler dışında, özel mülkiyet bir kişinin temel haklarından biridir.

Özel mülkiyetin doğal bir hak olup olmadığı yıllar içinde tartışma konusu olmakla birlikte tüm refah devletlerinin özel mülkiyet haklarını koruduğu görülmektedir. Daron Acemoğlu'na göre bir devletin refah devleti olabilmesi için kapsayıcı kurumlara, garantili özel mülkiyete ve tarafsız bir hukuk sistemine sahip olması gerekir. Aynı zamanda, bu kapsayıcı kurumlar sınırlı ve geniş çapta dağılmış bir siyasi gücün kontrolü altında olmalıdır. Mülkiyet haklarına ilişkin görüşlerini ilk dile getiren filozoflardan biri olan Locke, mülkiyetin gücün kaynağı olduğunu ve bunun sonucunda devletin “mülkiyeti korumaktan başka bir amacı olamayacağını” söylemiştir.

Bana göre, Hobbes'un "homo homini lupus" bugün de geçerliliğini koruyor. Bu nedenle, özel mülkiyet haklarının korunması için insanların birbirlerine karşılıklı güven içinde olmaları gerekmektedir. Devletler, anayasa önünde tüm vatandaşların eşitliğini sağlamalı ve vatandaşlar, devletin haklarının korunması konusunda devlete güvenmelidirler. Acemoğlu'nun dediği gibi, kapsayıcı kurumlar kolluk kuvvetlerini kontrol etmeli ve sınırlı siyasi iktidar tarafından kontrol edilmelidirler.

Hazırlayan
Arş.Gör. Demet Taç