4 Şubat dünyada “Kanser Günü” olarak kabul edilmektedir. Bu günde, insanların kanser hastalığı hakkında bilinç düzeylerinin artırılması ve kansere ilişkin farkındalık oluşturulması hedeflenmekte olup; dünyada ve ülkemizde çeşitli etkinlikler ve eğitimler düzenlenmektedir.
Uluslararası Kanser Kontrol Örgütü (UICC) en büyük ve en eski uluslararası kanserle mücadele örgütüdür. 1933’te Cenevre’de kurulan örgütün, 170 ülkede 1100’den fazla üyesi olup, Örgütün amacı kanserin küresel yükünü azaltmak, dünya sağlık ve kalkınma gündeminde kanser kontrolünün önceliğinin devam etmesini sağlamak için kanser topluluğunu birleştirmek ve desteklemektir. Uluslararası Kanser Savaş Örgütü (UICC) tarafından yayınlanan bildirgede kanserle mücadele konusunda dünya genelinde yapılması gerekenler ve bu konudaki önemli noktalar şu şekilde vurgulanmıştır:
-
Kanser Önlenebilir Bir Hastalıktır
Dünyada her geçen gün daha fazla insan tütün ve tütün mamullerine, hareketsiz yaşam tarzına ve yanlış beslenme gibi kanserin en önemli risk faktörlerine maruz kalmaktadır. Sağlıksız yaşam alışkanlıklarının değiştirilmesiyle kanserlerin 1/3’den fazlasının gelişimi engellenebilir. Ayrıca ultraviyole radyasyondan korunma, mesleksel ve çevresel maruziyetlerin önüne geçilmesi kanser yükünün azaltılmasında çok önemlidir.
-
Erken Teşhis Hayat Kurtarır
Bütün kanserler erken belirti vermemektedir. Yine de şüpheli belirtiler olduğu takdirde hekime başvurulması erken teşhis olasılığını arttırmakta, bu da tedavi sürecini ve sonrasını olumlu etkilemektedir. Kanser türlerinin uyarılarını erken farketmek, bulgularını araştırmak ve ileri tetkik için hastaların sevk edilmesi erken tanı şansını arttırmaktadır. Bireyler kendi vücutları hakkında bilgi sahibi olmaya, olağan dışı bir değişikliğin fark edilmesi adına teşvik edilmeli ve erken teşhisin değeri hakkında bilgilendirilmelidir.
Kanser beraberinde getirdiği sağlık sorunlarının yanı sıra, maddi ve manevi yönden uzun süreli mücadele gerektiren bir hastalıktır. Dünyada her yıl kansere bağlı 8.8 milyon ölüm gerçekleşmekte ve önümüzdeki 10 yıl içerisinde bu rakamın 14 milyona (yılda) yükselmesi beklenmektedir. Erkeklerde en sık görülen kanserler; akciğer ve prostat kanseri iken tütüne bağlı kanserler erkeklerde önemini korumaya devam etmektedir. Kadınlarda en sık görülen meme kanseri, her 4 kadın kanserinden birisi olmaya devam etmektedir Hem erkeklerde hem de kadınlarda bağırsak (kolorektal) kanseri üçüncü en sık görülen kanser türüdür. Çocukluk çağı kanserlerinde ise lösemi en sık görülen kanser türüdür.
Ülkemizde Dünya Sağlık Örgütü tarafınca önerilen her üç kanser için yani meme, kalın bağırsak ve rahim ağzı kanserleri için toplumun kaynaklarına ve hastalık yüküne uygun olarak tarama programları yürütülmektedir. Bir tarama programının başarıya ulaşabilmesi için toplum tabanlı olması ve hedef nüfusun %70’ni kapsaması gerekmektedir. Sağlık Bakanlığımıza bağlı kurulmuş olan “Kanser Erken Teşhis, Tarama ve Eğitim Merkezleri’n (KETEM) bir kısmı mobil hizmet vermektedir. Meme kanseri taramaları, 40 yaşından itibaren kadın nüfusa; mamografi cihazları ile yapılmaktadır. Aile hekimlerinin kanser tarama programlarına katkısı, mobil ve yerleşik KETEM’ler ile meme kanseri taramalarına katılım her geçen gün artmaktadır. Kalın bağırsak kanseri taramaları, Dışkıda gizli kan saptanıp kolonoskopi yapılan kişilerde polip halindeki tümörler tespit edilerek kanser gelişmesi önlenebildiği gibi kanser gelişmiş olan olgularda da erken tanı ile ölüm oranları azaltılmaktadır. KETEM’lerde ve Aile Sağlığı Merkezlerinde 50 yaşından itibaren kadın ve erkek nüfusa; kalın bağırsak kanseri taraması gaitada gizli kan yardımıyla hızlı, pratik ve güvenilir şekilde yapılmaktadır. Serviks kanseri üzerine yapılan çalışmalar göstermiştir ki bu kanserden %100 e yakın oranda HPV sorumludur. Ülkemizde de rahim ağzı kanserleri 2014 yılından itibaren HPV-DNA testi ile taranmaya başlanmış olup, bu hizmet KETEM ve aile sağlığı merkezlerinde ücretsiz olarak verilmekte ve 30-65 yaş arası kadınlar 5 yılda bir yaptırabildikleri bu testlerle taranmaktadırlar.
Kanser; birey ve toplum sağlığı açısından önemli bir sağlık sorunu olup; kişilerin sağlıklı yaşam davranışları göstererek risk faktörlerini en aza indirmeleri ve beraberinde kendilerine sunulan ulusal tarama programları kapsamındaki hizmetlerden yararlanarak özellikle birinci basamak sağlık hizmetlerinin sunulduğu Aile Sağlığı Merkezlerindeki muayene, tetkik ve tarama kontrollerini ihmal etmemelidirler.
Kaynaklar
https://hsgm.saglik.gov.tr/tr