Lisansüstü Eğitim Enstitüsü - lisansustu@gelisim.edu.tr
Memnuniyet ve Şikayetleriniz için   İGÜMER
 Lisansüstü Eğitim Enstitüsü - lisansustu@gelisim.edu.tr

Beslenme ve Diyetetik (Yüksek Lisans) (Tezsiz)








 Besin İsrafını Önlemek, Sürdürülebilir Bir Geleceğin Anahtarıdır


16 Nisan Dünya Besin İsrafı Farkındalık Günü kapsamında, İstanbul Gelişim Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Beslenme ve Diyetetik Bölümü’nden Arş. Gör. Gizem Uzlu Dolanbay besin israfı konusuna dair önemli bilgiler paylaştı.


Dünya Besin İsrafı Farkındalık Günü her yıl 16 Nisan’da kutlanmakta olup, besin israfının sosyal, çevresel ve ekonomik etkilerine dikkat çekmeyi ve bu alandaki toplumsal farkındalığı artırmayı hedeflemektedir. Bu özel gün; üretim, tedarik, tüketim ve atık yönetimi gibi tüm aşamalarda karşılaşılan uygulama hataları ve bilgi eksikliklerinden kaynaklanan israfın görünür kılınmasına katkı sağlamaktadır.

Bugünün besin üretim sistemleri, doğal kaynakların yoğun tüketimi ve artan sera gazı salımları nedeniyle sürdürülebilirlikten uzaklaşmakta; bu da hem çevresel hem de ekonomik açıdan ciddi sonuçlar doğurmaktadır. Besin israfı yalnızca üretim kaybı anlamına gelmemekte, aynı zamanda besin güvencesini tehdit eden küresel bir sorun halini almaktadır. Bu nedenle hem üretici hem de tüketici düzeyinde önleyici yaklaşımların hayata geçirilmesi önem taşımaktadır.

Planlı alışveriş, porsiyon kontrolü, uygun saklama yöntemleri ve kalan besinlerin değerlendirilmesi gibi sürdürülebilir beslenme davranışları, bireysel düzeyde israfı azaltmada etkili olabilir. Ancak bu davranışların yaygınlaştırılması için eğitim temelli, kalıcı müdahalelere ihtiyaç vardır. Beslenme ve Diyetetik alanı, bireylerde besin okuryazarlığını geliştirerek israfla mücadeleye katkı sunmakta; aynı zamanda çevresel ve sağlık temelli sürdürülebilirlik hedeflerine destek vermektedir. Uygulamaya yönelik eğitim programları ve toplumsal farkındalık kampanyaları, davranışsal dönüşüm açısından büyük önem taşımaktadır.

Türkiye’de yapılan araştırmalar sebze, meyve ve ekmek gibi temel besin gruplarında hanehalkı kaynaklı israfın yaygın olduğunu göstermektedir. Bu durum; doğru alışveriş planlaması, son kullanma tarihi bilinci ve uygun saklama koşulları konusunda eksiklikler olduğunu ortaya koymaktadır.

Üniversite öğrencileriyle yürütülen çalışmalar ise, israfa ilişkin farkındalığın arttığını ancak bu farkındalığın her zaman davranışa yansımadığını göstermektedir. Bu noktada yerel yönetimler, eğitim kurumları ve özel sektör arasında kurulacak iş birlikleriyle, israfı kaynağında önlemeye yönelik dijital araçlar, fazla besin paylaşım ağları ve kompost uygulamalarının yaygınlaştırılması mümkündür.

Sonuç olarak, 16 Nisan vesilesiyle gündeme gelen besin israfı konusu; bireysel tüketim alışkanlıklarının gözden geçirilmesine ve sürdürülebilir besin sistemlerine geçişin teşvik edilmesine yönelik bir fırsat sunmaktadır. Eğitim ve teknolojinin bütüncül şekilde kullanıldığı toplumsal stratejiler sayesinde, çevresel ve ekonomik kayıpların önlenmesi mümkündür.